&ldquo18 Mayıs, 1928.
Yeni Coğrafya öğretmeni teneffüs zilinin çalmasından beş dakika önce beni tahtaya kaldırdı. Oysa ders boyunca, öğretmenin beni kaldırmasından önce zilin çalması umuduyla sürekli saate bakmıştım.
Benden Avrupa haritasından Viyana, Berlin ve Frankfurt&rsquou bulmam çok uzun sürdü. Ama buldum. Önünde sınıftaki herkesin ismi bulunan bir yoklama defteri duruyordu. Parmağını listede gezdirerek benim ismimi bulmaya çalıştı. Ama bulamadı. Bunun üzerine bana, &rsquoAdın ne?&rsquo diye sordu.
&rsquoNar&rsquo dedim.
&rsquoNar mı? Bu ne biçim bir isim böyle?&rsquo
Açıklamak zorunda kaldım. &rsquoAnnem bana bu adı Nartuhi&rsquonin kısaltılmışı olduğu için vermiş -bir Ermeni adı.&rsquo
Öğretmen parmaklarını yoklama defterinde gezdirmeye devam etti.
&rsquoNar Demiray&rsquo dedi. Soyadımdan Ermeni olmadığımı anlayabiliyordu.
Bildiğim tek şey, hiçbirinin gelip bana annemin Ermeni olması hakkında bir şey sormayacakları. Neden sorsunlar ki? Bir tane bile yakın arkadaşım yok. İçlerinden herhangi biri sorsaydı, onlara babamın Maraş&rsquota kadı olduğunu söylerdim. Annemli evlendiğini ve onu Müslüman yaptığını anlatırdım.&ldquo
Aksoy Yayıncılık &ldquoYaşantı Dizisi&ldquo içinde yer alan &ldquoAnahtarsız Kafesler&ldquoi okuduğunuzda, ülkemizin bir dönemine, ilginç bir yaşamöyküsünün ışığında tanık olacaksınız. Janset Berkok Shami&rsquonin bu kitabını ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
(Arka Kapak)