Elinizdeki kitapta öncelikle, Anayasa Hukuku açısından Kadın'ın yeri, ve temel haklar ve hürriyetler sahasında hukuki statüsü ele alınmıştır. Bu bölümde kadının Anayasa Hukuku alanındaki hukuki durumu ve sahip olduğu haklar anlatılmakta, konunun temel esasları verilmektedir. Kadının hukuki durumu verilirken, Anayasa Hukuku açısından gerçek boyutlar ve temel bir hukuki zemin verilmiştir.

Konu kadın hakları olunca, Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü veya yerleşmiş tabir ile "türban" konusunda verdiği kararını da ele almamak mümkün değildir. Bu sebeple Anayasa Mahkemesinin meşhur kararını da hukuki açıdan etraflıca tahlil ettik. Bu kısım okununca görülecektir ki, Anayasa Mahkemesi hiç de "ilmi" bir karar vermiş değildir. Tersine gerek temel haklar ve hürriyetler ve gerekse "Dava Teorisi" açısından çok hatalı bir karar vermiş bulunmaktadır. 

Memleketimizde "Kadın Hakları" denilince, nedense, kadınlarımızın, Allah'ın emrine uyarak başlarını örtmelerinin bir hak olduğu göz ardı edilmektedir. Bir diğer deyişle, bir kadın vatandaşımız, dini sebeplerle başını kapatmak istiyorsa, bu, onun anayasal bir hakkıdır. Çünkü onun "Din ve Vicdan Hürriyeti"nin bir gereği ve neticesidir. Ancak ülkemizde senelerdir "Başörtüsü" yasağı devam etmektedir. Bu yasak "hukuki" olmaktan çok "fiili" bir yasaktır. Yani Anayasaya ve kanunlarda bir yasak hükmü yer almamakla beraber fiilen bazı idarecilerin emir ve uygulaması neticesi bu yasak hüküm sürmektedir. Ve özellikle yüksek öğrenim yapmak isteyen kız öğrencilerimize uygulanmaktadır. Yani başlarını örtmek isteyen kız vatandaşlarımız "Anayasaya açıkça aykırı olarak" yüksek öğrenim haklarından mahrum bırakılmaktadırlar. Bu konu, biz Anayasa hukukçularının ve hatta her münevverin üzerinde hassasiyetle durmaları gereken açık bir insan hakkı ihlalidir.