Büyük İskender, bugün üzerinde yaşadığımız toprakların bir zamanlar hakimi olan genç Makedonyalı&rsquonın, adını hepimizin bildiği Büyük İskender&rsquoin romanı. Valerio Massimo Manfredi, tarihsel gerçeklerle kurguyu ustaca kaynaştırdığı bu romanında, İ.Ö. Dördüncü Yüzyılda yaşamış Büyük İskender&rsquoi yalnızca tarihsel bir kahraman olarak ele almakla yetinmiyor dehası, tutkuları, zayıflıkları, alışkanlıkları ve aşklarıyla onu ve onun dönemini gözler önüne seriyor. Üç kitaptan oluşan bu dizinin ilk kitabında hırslı bir genç olarak tanıdığımız İskender, Anadolu&rsquonun Kapıları adlı bu ikinci kitapta Asya seferine çıkan genç bir kraldır. Çanakkale Boğazı&rsquonı geçip Anadolu topraklarına ayak basınca, o zamanki adı Gronikos olan Biga Çayı kıyısında Pers&rsquolere karşı ilk çetin savaşını veriyor. Tanrıları &rsquozafer&rsquole taçlandırdığı bir kral olan İskender, ne bu savaşta, ne de bundan sonraki savaşlarında yenilgi yüzü görüyor. Truva&rsquodan geçiyor, Efes&rsquoten, Milet&rsquoten, Bodrum&rsquodan, Yassıhöyük&rsquoten, Ankara&rsquodan. Büyük İskender, Anadolu&rsquodan geçerken, arkasında onlarca efsane bırakıyor. O zamanki adı Gordion olan Yassıhöyük&rsquote efsanevi düğümü bir kılıç vuruşuyla çözünce önünde fetih yolları açılıyor. Ne onu taparcasına seven Leptine&rsquonin aşkı, ne de annesinin kaygıları İskender&rsquoi yolundan alıkoyabiliyor. İssus&rsquota yendiği geri çeviriyor. Anadolu&rsquonun Kapıları, İskender&rsquoin Anadolu&rsquodan çıkıp Mısır&rsquoa ulaşması ve orada Firavun ilan edilmesine kadar olan dönemi ele alıyor.
(Arka Kapak)