Ürün Özellikleri
İslam ezilenlerin bayrağı haline gelirken, Batı'da, intihar bombacısı, gazetelerde ve televizyonda aşina bir görüntü haline geldi. Yalnız Filistin'de, Irak'ta, Suudi Arabistan'da, Endonezya'da değil Avrupa'nın ve ABD'nin merkezinde de, intihar saldırılarının sonuçları yıkıcı oldu. Genç erkekleri ve genç kadınları intihar bombacısı olmaya iten şey nedir? Bu pek sık yöneltilen bir soru değil.
"Son dönemlerde iyice yaygınlaşan intihar eylemlerini İslam diniyle açıklamaya çalışmak ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, bu sorunun dini ve İslami boyutlarını görmezden gelmek de aynı ölçüde yanıltıcı. İşte Khosrokhavar, Allah'ın Yeni Şehitleri'nde bu ince dengeyi, İslam teolojisi, fenomenoloji, siyaset bilimi, sosyoloji, antropoloji ve psikolojiye başvurarak usta bir şekilde kuruyor. 2002'de Fransa'da basılan ve epey ilgi gören kitap 2005 Şubat ayında İngilizce'ye de çevrildi ve hemen konuyla ilgili bir "başyapıt" olarak değerlendirilir oldu."
Ruşen Çakır
"Bir yandan, bazı Filistinliler 'canlı bomba' oluyorlar çünkü üzerinde kendi uluslarını kurabilecekleri bir topraktan tahliye edildiklerini düşünüyorlar. Fakat dünyanın geri kalanında "hem Müslüman dünyada hem de artık Müslüman bir azınlığı barındıran Batı'da"büyük bir isyan ve aşağılanma duygusunu uyandıran ve
cihatçılığın meşrulaşmasına yardım eden şey, genç Filistinlilerle İsrail tanklarının ve füzelerinin çarpışma görüntüsüdür. Kimi durumlarda, göçmen kökenli bazı Fransız gençlerinin ve İngiliz 'Asyalıların' cihâd'a kendilerini adamaya ikna olmalarının nedeni bu olabiliyor."
Farhad Khosrokhavar
(Tanıtım Yazısından)
Sunuş 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren dünya İslam ile yatıp İslam ile kalkıyor. El-Kaide'nin benzersiz terörünün doğurduğu korku ve kaygı bir merakı da beraberinde getirdi. Batı dünyası İslam dinini, Müslümanları, İslami hareketleri, onun yönetici ve militanlarını, özellikle de İslam davası uğruna gönüllü olarak ölüme koşanları daha yakından tanımak istiyor.
Ne var ki bu merak ve arayış, "düşmanımızı tanıyalım" çerçevesinin dışına nadiren taşabildiği için Batı medyasının, araştırma kurumları ve üniversitelerinin, aydın ve akademisyenlerinin üretimlerinde önyargılar, klişeler, yalan-yanlış bilgiler, bilinçli çarpıtmalar genellikle baskın çıkıyor. "Hz. Muhammed'in karikatürleri" olayında olduğu gibi İslam dinini ve Müslümanları "test etme" arzusundaki Batı medyası bilerek ya da bilmeyerek "medeniyetler çatışması"na çanak tutuyorlar.
Batı'nın İslam'ı tanıma serüveninde Müslüman kökenli gazeteci, aydın ve araştırmacılar giderek daha fazla rol ve fonksiyon üstleniyorlar. Gerek Batı üniversiteleri ve araştırma kurumlarında, gerekse de medyasında Müslüman kökenlilerin sayısı gözle görülür bir şekilde artıyor. İslam dünyasını, onun içinden gelen, dili, dini ve kültürü bilen kişiler aracılığıyla tanımak başlangıçta iyi bir fikir olarak görünebilir. Ancak bu kişilere çalıştıkları kurumlarda çoğunlukla ikinci sınıf muamelesi yapılıyor ve kökenleri ne olursa olsun yaşadıkları ülkeye ve çalıştıkları kurumlara mutlak bağlılık göstermeleri isteniyor. Sonuçta yüzlerce Müslüman kökenli aydın ve araştırmacı Batılı işverenlerine İslam dünyasını ve İslami hareketleri, esas olarak onların duymak ve görmek istediği şekillerde tasvir ediyorlar.
Bu kalabalık içinde dik duranların sayısını da yabana atmamak gerekiyor. ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere, Batı'da İslam dünyası, İslam dini ve İslamcılık üzerine çok iyi çalışmalar da yapılıyor ve bunların altında çoğunlukla, adlarından Müslüman kökenli olduklarını anladığımız kişilerin imzaları var. Bunların bazıları Müslüman, hatta İslamcı olabilirken, önemli bir bölümüyse laik/seküler pozisyonlara sahip.
İran asıllı Fransız asıllı sosyolog Farhad Khosrokhavar bunlardan biri. Onu 1990'dan itibaren İran Devrimi ve İran toplumu üzerine yaptığı çalışmalarla tanıdık. Bunlardan Olivier Roy ile birlikte hazırladığı İran: Bir Devrimin Tükenişi (1999) Türkçe'ye kazandırıldı (Metis Yayınları). L'Utopie sacrifiée'nin (Kurban Edilen Ütopya) çevrilmemiş olmasıysa büyük bir eksiklik.
Khosrokhavar 1997'de yayınlanan L'Islam des jeunes (Gençlerin İslamı) kitabında Avrupa'daki göçmenlerle de ilgilenmeye başladı. Elinizdeki kitabın, Khosrokhavar'ın İran üzerine çalışmalarıyla (özellikle 1995'de kaleme aldığı İslamcılık ve Ölüm) Gençlerin İslamı'nın bir harmanlaması olduğunu söyleyebiliriz.
Son dönemlerde iyice yaygınlaşan intihar eylemlerini İslam diniyle açıklamaya çalışmak ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, bu sorunun dini/İslami boyutlarını görmezden gelmek de aynı ölçüde yanıltıcı. İşte Khosrokhavar, Allah'ın Yeni Şehitleri'nde bu ince dengeyi, İslam teolojisi, fenomenoloji, siyaset bilimi, sosyoloji, antropoloji ve psikolojiye başvurarak usta bir şekilde kuruyor. 2002'de Fransa'da basılan ve epey ilgi gören kitap 2005 Şubat ayında İngilizce'ye de çevrildi ve hemen konuyla ilgili bir "başyapıt" olarak değerlendirilir oldu.
Yazar hem İslam'da, hem Hıristiyanlık'ta "şehitlik" ve "şahitlik"in aynı kelime olduğunu hatırlattıktan sonra "cihad", "hicret", "davet", "şahadet" gibi temel İslami kavramların, farklı dönemlerde, farklı bölgelerde ve farklı mezhepler tarafından nasıl yorumlanıp hayata geçirildiğini sorguluyor.
Khosrokhavar çağdaş İslamcı düşünceyi, onun önderleri sayılabilecek Seyyid Kutb, Ebulala Mevdudi, Ali Şeriati, Mutahhari, Ayetullah Humeyni gibi isimlerden hareketle, karşılaştırmalı bir şekilde irdeliyor. Daha sonra Lübnan, İran, Filistin ve el-Kaide'deki şehitlik anlayışlarını ve pratiklerini karşılaştırıyor. Lübnan, İran ve Filistin'de "ulus devletin imkânsızlığı"nı el- Kaide'de ise "yeni bir uluslar ötesi ümmet" hayalini tespit ediyor.
Khosrokhavar'ın Sünni İslamcılık konusundaki bilgi ve değerlendirmelerinin Şiilik ve buna bağlı olarak İran ve Lübnan konularındaki tartışmazsı uzmanlığının gölgesinde kalmadığını görmek sevindirici. Ancak yazarın "belki de spekülatif olmama kaygısıyla" el-Kaide söz konusu olduğunda biraz tutuk olduğu dikkatleri çekiyor.
Bununla birlikte yazar el-Kaide denilince en az önemsenen üç kategori hakkında bize paha biçilmez bulgu ve analizler aktarıyor. Bunlar sırasıyla
Hayatlarını kazanmak için Batı ülkelerine göç etmiş Müslümanlar
Müslüman göçmenlerin Batı'da doğup büyümüş çocukları
İslamiyeti sonradan seçmiş Batılılar.
Yazarın, el-Kaide içinde, Wadih al Hage, Richard Reid, Lionel Dumont gibi İslamiyeti sonradan seçenlerin sembolik önemine vurgu yapması dikkat çekici. Nitekim Muriel Degauque adlı Belçikalı kadının, kitaptan yaklaşık üç yıl sonra Bağdat'ta intihar eylemcisi olması Khosrokhavar'ı iyice haklı çıkarmış durumda. - Ruşen Çakır
(Sunuştan)