On iki yaşındaki kimsesiz bir kızın, Devlet Baba&rsquoyı aramak için çıktığı yolculuğunun yürek burkan öyküsü...
Annesi onu doğururken, babası ise o henüz iki yaşındayken ölmüştür Gurbet&rsquoin. Evinde kaldığı köy ağası ve ailesi için de sadece bir beslemedir.
Ve bir gün, bir kamyon kasasında kendini okutacak ve bu hayattan kurtaracak Devlet Baba&rsquoyı bulmak için yolculuğa başlar. Devlet Baba&rsquoyı bulamadığı Ankara&rsquoda küçük Gurbet &rsquoSırma&rsquo olur ve bir dilenci çetesinin eline düşer. Daha sonra İstanbul&rsquodaki bir fuhuş çetesine satılan Sırma&rsquonın hayatla, kendiyle, erkeklerle, geride bıraktığı utanç ve korkuyla mücadelesi başlar...
Sırma hayatında ilk defa kutladığı doğum gününde bir armağan alır. Bu bir günlüktür. Sırma hayatının en üzücü, en buhranlı ve en utanç vereci anlarını bu günlüğe yazmaya başlar...
Ve geçmişten intikam almadan yeni bir hayat kurulamayacağına karar verir...
&rsquoKöye dönemeyeceğime göre, ben nasıl ölebilirdim, ölmenin kesin yolunu bulmalıydım. Sonra aniden karar verdim. &rsquoHayır! Ölmeyecektim. Ali Dayı&rsquonın anlattığı &rsquoDevlet Baba&rsquoyı bulacak, okuyup adam olacak, bu itten de öcümü alacaktım. &rsquoAnnemin, babamın ölüsü üzerine yemin ediyorum ki bu itten öcümü alacağım,&rsquo diyerek, kendi kendime üç kere tekrarladım. Tam o sırada bir motor sesi duydum. Acele buradan uzaklaşmalıydım.
(Arka Kapak)